DİĞER
"Bozkurt’un öykülerinde tedirgin, ne yapacağını tam bilemeyen, daha çok bir şeyler yapmaya sürüklenmiş öykü kişileri hiç az değil. Hikâyeleri de, onların ağzından anlatılmadığında bile, ilk anda neler olup bittiğini kestirebileceğimiz netlikte değil – öykülerin kurguları sorular, boşluklar, belirsizliklerle ilerliyor. Bu kişilerle hikâyelerinin anlatımı arasında bir uyum var."
“Günlük yaşamda bir ses vardır, bilirsiniz, yapmanız ya da yapmamanız gereken şeyleri size fısıldar, bazen kızar, bazen destekler, bazen susar, bazen yorar... ‘Sen dili’ ile bu sesi görünür kılmanın bir yolunu bulmuşum gibi hissediyorum. Bulamadıysam bile yaklaştım ve karşılık vermek için o sesi tanımaya başladım…”
"Uçurumu, uçsuz bucaksız sonsuz karanlık anlamında gibi düşünebiliriz. Bireyin ruhunun görünmeyen koyu yanları ve gölgeleri. Uçurumu seçmek, bu karanlığı tercih etmek aslında. Yerleşmek de bu karanlığı mesken bellemek anlamında görülebilir. Başlıkta kullanılan uçuruma yerleşme hali bu durumu salt ifade ediyor: Tarafsız ve yargılamayan bir dil söz konusu."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
Adania Shibli’nin küçük ayrıntılarla ördüğü kısa romanı bir odaklanma şaheseri, sakin ve kahredici bir zulüm anlatısı.
"1950’ler boyunca Fransız işçi sınıfının göçmen işçilere yönelik ırkçılığı, polise çalışma izni göstermezlerse ülkelerine gönderileceklerini bilen göçmenlere bırakılmış düşük ücretli montaj hattının acımasız gerçekliği, o yıllarda epey yaygın olan toplu tutuklamaların kurbanı olan Cezayirliler, ayrıca yöneticilerin adaletsizlikleri..."
"Nedir yaşam hakkı; ölmemek, yalnızca nefes almak mı? Başına her ne gelirse gelsin, hangi koşullarda yaşıyor olursa olsun hayatta kalmak mıdır yaşam? Yoksa, yaşamı insanca yaşanır hale getirmek için yapılması gerekenler, yaşam hakkı kapsamında mıdır?"
"Türkiye’de gel-git’li bir seyir izleyen insan hakları son on küsur yıldır hızlı bir erozyona maruz kaldı. Bu erozyonun dip noktası mülkiyet hakkına dokunan yerdir – bir bakıma bıçağın kemiğe dayandığı yer. Onca zamandır bu ülkede demokratik ve sivil haklar için mücadele verilmekte; görülen o ki, bundan böyle mülkiyet hakları için de mücadele gerekecek. Bu, Türkiye’de gayrimüslimlerin ezelden beri iyi bildiği bir mücadeledir, fakat anlaşılan o ki, artık ‘has vatan evlatları’nın da yakından tanıyacağı bir mücadele olacak."
"Özgün felsefesinin yanında, modern psikolojinin doğuşuna da katkıda bulunmuş bir filozof olarak Spinoza, başkalarını yargılamanın kolay, anlamanın zor olduğunu söyler. Ona göre insan tıpkı kozmos gibi, belli bir nedenselliğe tabi eylemlerde bulunur."
...
Ekonomiyi sığ, günübirlik, liyakatten uzak bürokrasiyle, yandaş kayırmacı zihniyetle yönetmeye çalışan, sanayide, tarımda, üretimde yapılması gereken reformları yıllardır gerçekleştirmeyen bir yönetim anlayışının doğadan yana tavır alması mümkün olabilir mi?
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.